Mustafa Kemal Atatürk Bu Gün Bize ne Ögretiyor
1 sayfadaki 1 sayfası
Mustafa Kemal Atatürk Bu Gün Bize ne Ögretiyor
Mustafa Kemâl ATATÜRK BUGÜN BİZE NE ÖĞRETİYOR ?
Atatürk’ü amaçlara araç edip tüketmekten kaçınmak, Atatürk’ü içinde bulunduğumuz koşulların gerçekliğinde üretmek gerektiğini daha önce de belirtmiştim.
Atatürk yıllar boyunca, hep geçmişte yaptıklarıyla değerlendirildi; Atatürk’ün geleceğe yönelik görüşleri, tasarıları yeterince incelenmedi, irdelenmedi. Hele de, yaşadıkları ve yaptıklarıyla bize öğrettikleri üzerinde çözümleyici (analizci) çalışmalar çok eksik kaldı. Bu nedenlerle de Atatürk adı bir süre sonra yinelenen söylevler ve törenlerle sınırlandırıldı. Oysa, O’na bugün her zamankinden daha çok büyük bir gereksinme içerisindeyiz.
Atatürk’ü, bize bugün öğrettikleri bağlamında değerlendirmemiz gerekiyor.
• Mustafa Kemâl Atatürk öğretisinin ilk adımı:
Yaşamda ulaşmak istediğimiz ereğin yararlı bir amacı olmasıdır. Bu doğru, olabilir, gerçekleşebilir, gerçekçi, çağcıl, bilimcil, uygarca ve yararlı ereğin seçimi yaşamımızı anlamlı kılan en önemli adımdır. Günümüz insanının en önemli eksiği budur. Bu nedenle de insanlarda güçlü bir özgüdü var olabilememekte, insanlar daha çok dışarıdan gelen etkilerle güdülenmektedir. Böylece, bilinçsizlik, öngörüsüzlük, kavrayış, anlayış yetersizliği oluşmaktadır.
• İkinci önemli adım:
“Yolunu, aklın ve bilimin gerçekleri aydınlatmalıdır” diyen büyük ilkedir.
Atatürk, doğmaları yaşam alanında egemenliğinden kaldıran laiklik ilkesi düzenini yerleştirirken insan yazgısını şans, talih, kısmet gibi kaderciliğe bağlayan anlayışın ölçülülüğe ve akılcılığa yerini bırakmasını, insan iradesinin/istencinin kendi geleceğine gerçeklerle uyumlulukla egemen olmasını öğretmiştir. Aydınlanma felsefesinin özü de budur.
• Atatürk’ün öğretisinin üçüncü adımı:
“Gücünü ve güçlüklerini iyi tanıyacaksın, ereğine ulaşmanın planını, programını, tasarılarını ona göre yapacaksın; öngörülerinle mutlaka doğru zamanlama yapacaksın” ilkesidir.
Bugün, zamanı doğru kullanmadaki eksiğimiz, plan, program, tasarlama yapmaktaki becerisizliğimiz bize bu ilkenin ne denli önemli olduğunu göstermektedir.
• “Karar vermekte aceleci olmayacaksın; koşulları değerlendireceksin, ölçeceksin; almaşıklar arasından en iyi, en yararlı, gerçekçi, gerçekleşebilir ve doğru olanı seçerek kararını vereceksin.” İşte insana başarı kazandıran bir önemli ilke daha…
• Her şeye Gerçek’likteki bütünlüğü içerisinde bakmağa çalışacaksın. Her konunun ötekileriyle ilişkili ve çelişkili bağlantılılık içerisinde olduğunu hiçbir zaman gözden kaçırmayacaksın. Bütüne bakacaksın parçaları göreceksin; parçaya bakacaksın bütünselliği göreceksin… Ve her şeyi Gerçek’te yerli yerinde olması gerektiği yeri bularak, keşfederek dizgeleştireceksin.
Günümüzde en önemli konulardan birisi de bu ‘bütünselci (holistik) bakış’tır. Bu bakışı olmayanlar basiret/öngörü kazanamazlar; ağaca bakarlar ağaçları, ormanı göremezler ve elbette ki yanılgılardan da kurtulabilemezler.
• Yaşam bütünseldir, o halde yaşama da bütünsellik içerisinde bakacaksın. Görev ve sorumluluğunu tam olarak yerine getirmek isterken yaşamdan da bıkmayacaksın; yaşam savaşımdır, çekişmedir ; ama yaşama sevincini bırakmayacaksın; yaşama sevincin tam olacak.. Hem görevlerini, ödevlerini ve sorumluluklarını yapacaksın ve hem de çevrenle eğlenmeyi, dinlenmeyi, birlikte yaşamanın zevklerini çevrendekilerle paylaşmayı becerebileceksin. Ya o ya da öteki diyen yaşam anlayışı yerine ‘bütünlükçü yaşam felsefesi’ işte budur ve mutlu yaşam felsefesinin başarısının bilgeliğe açılan yoludur.
• “Kendine güveneceksin; ama kendine güvenmekle birlikte çevrende de kimin nereye dek, ne ölçüde güvenilir olduğunu da doğru keşfedeceksin; tek başına başarı sağlanamaz; başarıya, başarıyı bencillik etmeden paylaşarak birlikte ulaşmanın yolunu hesaplamayı gerçekçi, gerçekleşebilir ve doğru yapacaksın; hiçbir başarıyı tek başına başaramazsın.”
Mustafa Kemâl Atatürk’ün bizlere öğrettiği bu ilke son derece önemlidir. Ve bu yolda arkadaşlıklar da katı bağlılık içerisinde değildir ama hep anlayışlı, hoşgörürlülük kapsamındadır. Arkadaşlığın konusu vardır. Ve bugün, arkadaşlarımızın, yandaşlarımızın, birlikte çalıştıklarımızın, birlikte yaşadıklarımızın hangi konularda ne denli ve nereye dek Gerçek’leşmede yararlı olabileceklerini doğru keşfetmek iş yaşamımızda da, özel yaşamımızda da en önemli ve çok etkin anahtardır.
• “Kontrol edemediğin, denetleyemediğin hiçbirşey senin değildir; o halde gücünü dağıtmayacaksın… Kontrol edebildiğin, denetleyebildiğin şey senindir ve ancak amaçların Gerçekçi oldukça sana hizmet eder. Ve kontrol edemediğin, denetleyemediğin her şey seni kontrol eder, seni bağlar ve öyle denetler ki artık özgür ve bağımsız olabilemezsin.”
Atatürk’ün bize öğrettiği bu çok önemli ilke, ülkenin bağımsızlığından, ulusun kayıtsız koşulsuz egemenliğinden, bir insanın düşüncelerinin bağımsızlığına ve özgürlüğüne değin her şey için kesinlikle geçerlidir.
Bugün ne denli az şeyi kontrol edebildiğimizi, denetleyebildiğimizi düşünürsek konunun önemini çok daha iyi anlayabiliriz.
• “Başarı başını döndürmeyecek, başarısızlık seni yıkmayacak, kimseye aldırmayacaksın, kimsenin övgüsü de seni etkilemeyecek; başarıyı da başarısızlığı da serinkanlılıkla karşılayacak ve yeniden değerlendireceksin; ‘O halde, şimdi ne yapabilirim’ diye düşüneceksin… Ve ne yapılması gerektiğine karar verirsen, onu yapmayı azimle, şevkle sürdüreceksin.” Bugün, ‘duygusal zekâ (anlak)’ denilen duygusal gücümüzü, beyin gücümüzü kullanabilme yetisi işte bize bu gücü kazandırmaktadır ki, bu güç insana özgü güçtür.
• Atatürk Öğretisi’nin bize bugün öğrettiği en önemli ilke ise şudur:
“Her zaman ve her koşulda Gerçeği, Gerçek’leşebiliri, olabiliri ara, keşfet, bul; Gerçek’le yüz yüze gelmekten korkma.. Olabilemez, Gerçekleşemez ile uğraşma, çabalama.. Özgürlüğün gerçekleştirebilmene ve ne ölçüde başarabildiğine bağlıdır. Ve hep özgür düşün, özgür düşüncelerle, özgür duygularla donanmalısın, aklını özgürce kullanmalısın, kin duymamalısın, kendini çağcıl dünyanın uygar ortamı ve geleceğiyle bütünleştirmelisin.”
Atatürk, işte bizlere bugün bunları öğretiyor.
Bu ilkelerin tümü de bugün yapamadığımız, yapmaktan kaçındığımız ya da nasıl yapacağımızı becebilemediğimiz işlerdeki yanlışlarımızı, eksiğimizi anlatıyor.
Bugün Atatürk’ü özlüyoruz, ama O’nu içimizde böylece öğretisiyle yaşatmayı, bir olgun ve önder insan olan Mustafa Kemâl Atatürk ile böylece yaşamayı öğrenmeliyiz. Bunu yapmayı başarabilmeliyiz, bu beceriyi kazanmalıyız..
Atatürk’ü yaşatmak, O’nu öğrenmektir.
Cumhuriyet 11 Kasım 2005 s.6
Erdal ATABEK
Atatürk’ü amaçlara araç edip tüketmekten kaçınmak, Atatürk’ü içinde bulunduğumuz koşulların gerçekliğinde üretmek gerektiğini daha önce de belirtmiştim.
Atatürk yıllar boyunca, hep geçmişte yaptıklarıyla değerlendirildi; Atatürk’ün geleceğe yönelik görüşleri, tasarıları yeterince incelenmedi, irdelenmedi. Hele de, yaşadıkları ve yaptıklarıyla bize öğrettikleri üzerinde çözümleyici (analizci) çalışmalar çok eksik kaldı. Bu nedenlerle de Atatürk adı bir süre sonra yinelenen söylevler ve törenlerle sınırlandırıldı. Oysa, O’na bugün her zamankinden daha çok büyük bir gereksinme içerisindeyiz.
Atatürk’ü, bize bugün öğrettikleri bağlamında değerlendirmemiz gerekiyor.
• Mustafa Kemâl Atatürk öğretisinin ilk adımı:
Yaşamda ulaşmak istediğimiz ereğin yararlı bir amacı olmasıdır. Bu doğru, olabilir, gerçekleşebilir, gerçekçi, çağcıl, bilimcil, uygarca ve yararlı ereğin seçimi yaşamımızı anlamlı kılan en önemli adımdır. Günümüz insanının en önemli eksiği budur. Bu nedenle de insanlarda güçlü bir özgüdü var olabilememekte, insanlar daha çok dışarıdan gelen etkilerle güdülenmektedir. Böylece, bilinçsizlik, öngörüsüzlük, kavrayış, anlayış yetersizliği oluşmaktadır.
• İkinci önemli adım:
“Yolunu, aklın ve bilimin gerçekleri aydınlatmalıdır” diyen büyük ilkedir.
Atatürk, doğmaları yaşam alanında egemenliğinden kaldıran laiklik ilkesi düzenini yerleştirirken insan yazgısını şans, talih, kısmet gibi kaderciliğe bağlayan anlayışın ölçülülüğe ve akılcılığa yerini bırakmasını, insan iradesinin/istencinin kendi geleceğine gerçeklerle uyumlulukla egemen olmasını öğretmiştir. Aydınlanma felsefesinin özü de budur.
• Atatürk’ün öğretisinin üçüncü adımı:
“Gücünü ve güçlüklerini iyi tanıyacaksın, ereğine ulaşmanın planını, programını, tasarılarını ona göre yapacaksın; öngörülerinle mutlaka doğru zamanlama yapacaksın” ilkesidir.
Bugün, zamanı doğru kullanmadaki eksiğimiz, plan, program, tasarlama yapmaktaki becerisizliğimiz bize bu ilkenin ne denli önemli olduğunu göstermektedir.
• “Karar vermekte aceleci olmayacaksın; koşulları değerlendireceksin, ölçeceksin; almaşıklar arasından en iyi, en yararlı, gerçekçi, gerçekleşebilir ve doğru olanı seçerek kararını vereceksin.” İşte insana başarı kazandıran bir önemli ilke daha…
• Her şeye Gerçek’likteki bütünlüğü içerisinde bakmağa çalışacaksın. Her konunun ötekileriyle ilişkili ve çelişkili bağlantılılık içerisinde olduğunu hiçbir zaman gözden kaçırmayacaksın. Bütüne bakacaksın parçaları göreceksin; parçaya bakacaksın bütünselliği göreceksin… Ve her şeyi Gerçek’te yerli yerinde olması gerektiği yeri bularak, keşfederek dizgeleştireceksin.
Günümüzde en önemli konulardan birisi de bu ‘bütünselci (holistik) bakış’tır. Bu bakışı olmayanlar basiret/öngörü kazanamazlar; ağaca bakarlar ağaçları, ormanı göremezler ve elbette ki yanılgılardan da kurtulabilemezler.
• Yaşam bütünseldir, o halde yaşama da bütünsellik içerisinde bakacaksın. Görev ve sorumluluğunu tam olarak yerine getirmek isterken yaşamdan da bıkmayacaksın; yaşam savaşımdır, çekişmedir ; ama yaşama sevincini bırakmayacaksın; yaşama sevincin tam olacak.. Hem görevlerini, ödevlerini ve sorumluluklarını yapacaksın ve hem de çevrenle eğlenmeyi, dinlenmeyi, birlikte yaşamanın zevklerini çevrendekilerle paylaşmayı becerebileceksin. Ya o ya da öteki diyen yaşam anlayışı yerine ‘bütünlükçü yaşam felsefesi’ işte budur ve mutlu yaşam felsefesinin başarısının bilgeliğe açılan yoludur.
• “Kendine güveneceksin; ama kendine güvenmekle birlikte çevrende de kimin nereye dek, ne ölçüde güvenilir olduğunu da doğru keşfedeceksin; tek başına başarı sağlanamaz; başarıya, başarıyı bencillik etmeden paylaşarak birlikte ulaşmanın yolunu hesaplamayı gerçekçi, gerçekleşebilir ve doğru yapacaksın; hiçbir başarıyı tek başına başaramazsın.”
Mustafa Kemâl Atatürk’ün bizlere öğrettiği bu ilke son derece önemlidir. Ve bu yolda arkadaşlıklar da katı bağlılık içerisinde değildir ama hep anlayışlı, hoşgörürlülük kapsamındadır. Arkadaşlığın konusu vardır. Ve bugün, arkadaşlarımızın, yandaşlarımızın, birlikte çalıştıklarımızın, birlikte yaşadıklarımızın hangi konularda ne denli ve nereye dek Gerçek’leşmede yararlı olabileceklerini doğru keşfetmek iş yaşamımızda da, özel yaşamımızda da en önemli ve çok etkin anahtardır.
• “Kontrol edemediğin, denetleyemediğin hiçbirşey senin değildir; o halde gücünü dağıtmayacaksın… Kontrol edebildiğin, denetleyebildiğin şey senindir ve ancak amaçların Gerçekçi oldukça sana hizmet eder. Ve kontrol edemediğin, denetleyemediğin her şey seni kontrol eder, seni bağlar ve öyle denetler ki artık özgür ve bağımsız olabilemezsin.”
Atatürk’ün bize öğrettiği bu çok önemli ilke, ülkenin bağımsızlığından, ulusun kayıtsız koşulsuz egemenliğinden, bir insanın düşüncelerinin bağımsızlığına ve özgürlüğüne değin her şey için kesinlikle geçerlidir.
Bugün ne denli az şeyi kontrol edebildiğimizi, denetleyebildiğimizi düşünürsek konunun önemini çok daha iyi anlayabiliriz.
• “Başarı başını döndürmeyecek, başarısızlık seni yıkmayacak, kimseye aldırmayacaksın, kimsenin övgüsü de seni etkilemeyecek; başarıyı da başarısızlığı da serinkanlılıkla karşılayacak ve yeniden değerlendireceksin; ‘O halde, şimdi ne yapabilirim’ diye düşüneceksin… Ve ne yapılması gerektiğine karar verirsen, onu yapmayı azimle, şevkle sürdüreceksin.” Bugün, ‘duygusal zekâ (anlak)’ denilen duygusal gücümüzü, beyin gücümüzü kullanabilme yetisi işte bize bu gücü kazandırmaktadır ki, bu güç insana özgü güçtür.
• Atatürk Öğretisi’nin bize bugün öğrettiği en önemli ilke ise şudur:
“Her zaman ve her koşulda Gerçeği, Gerçek’leşebiliri, olabiliri ara, keşfet, bul; Gerçek’le yüz yüze gelmekten korkma.. Olabilemez, Gerçekleşemez ile uğraşma, çabalama.. Özgürlüğün gerçekleştirebilmene ve ne ölçüde başarabildiğine bağlıdır. Ve hep özgür düşün, özgür düşüncelerle, özgür duygularla donanmalısın, aklını özgürce kullanmalısın, kin duymamalısın, kendini çağcıl dünyanın uygar ortamı ve geleceğiyle bütünleştirmelisin.”
Atatürk, işte bizlere bugün bunları öğretiyor.
Bu ilkelerin tümü de bugün yapamadığımız, yapmaktan kaçındığımız ya da nasıl yapacağımızı becebilemediğimiz işlerdeki yanlışlarımızı, eksiğimizi anlatıyor.
Bugün Atatürk’ü özlüyoruz, ama O’nu içimizde böylece öğretisiyle yaşatmayı, bir olgun ve önder insan olan Mustafa Kemâl Atatürk ile böylece yaşamayı öğrenmeliyiz. Bunu yapmayı başarabilmeliyiz, bu beceriyi kazanmalıyız..
Atatürk’ü yaşatmak, O’nu öğrenmektir.
Cumhuriyet 11 Kasım 2005 s.6
Erdal ATABEK
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz