Tarihin En Gizli Yalani
1 sayfadaki 1 sayfası
Tarihin En Gizli Yalani
‘‘İsa'yla aynı zaman diliminde, bugün Kemerhisar dediğimiz yerde yaşamış Apollonius isimli bir şifacı var. İsa Mesih'in yaptığı söylenen ölü diriltmeyi Efes'te yapmış. Kendisinden ‘‘İnsan suretindeki Tanrı'' diye bahsediliyor. İşte bu adamın hayatı intihal yoluyla İsa'ya atfedilmiş.''
‘‘Önce Tapınak Şovalyeleri, ardından Gül ve Hac Kardeşliği teşkilatı, Sion Teşkilatı ve sonra Masonlar bu sırrı günümüze taşıyorlar. Apolllonius'un hayatı 1501'de yayımlanıyor, Kilise bunu hemen yasaklatıyor. 1954'te ABD'de Alice Weston bu olayı güncelleştirerek tartışmayı alevlendiriyor.''
‘‘Tartışılmaz gerçeklik olarak kabul edilen İncil metinlerinin aslında tamamen ilk dönem Kilise babaları tarafından uydurulmuş yalanlar oldukları, önce akademik çevrelerde son yıllarda da kamu oyunda tartışılmaya başlandı. Hıristiyanlıkta İsa Mesih denilen kişi ancak Müslümanlara göre peygamber olan Kuran'da anlatılan kişi olabilir. Yoksa tanrının oğlu yapılmış olan kişinin hiçbir gerçeklikle ilgisi yok.''
‘‘Sır'' mı? Son yıllarda tüm dünyada belki de en çok tartışılan konu olan Hz.İsa'nın yaşamı, ‘‘Sır'' kelimesinin gündelik lisanımızdaki kullanımını misliyle artırdı.
Da Vinci Şifresi ile kitlelerin gündemine giren Hıristiyan dünyasının sırları, hemen herkesin dilinde. Hz. İsa'nın soyunun devam ettiği, ruhbanların Katolik Kilisesi'nin eliyle Hıristiyanlığı bir devlet dini haline getirdiği ve bu sırrı bilen gizli cemiyetlerle yüzyıllardır arasında savaş olduğu yazılıp söyleniyor uzundur. Aytunç Altındal yeni kitabı ‘Yoksul Tanrı/Tianalı Apollonius'la tartışmaları bir sonraki basamağa taşıyor şimdi: ‘‘Bundan sonra Da Vinci Şifresi değil Apollonius var.''
Henüz 1970'lerde Yüzüklerin Efendisi'nin dünya çapında tutulacağına, Zen Budizm'in yaygınlaşacağını, Leonard Cohen'in dünya çapında ünlü olacağını öğrenen Altındal ‘‘hikmetfuruşluk değil bazı gizli örgütlerin ve hesaplamaların sonucu. Bunları bilmeden siyaset de yapılamaz.'' Diyor ve ekliyor: ‘‘İsa Mesih diye birisi hiçbir zaman var olmadı. Hıristiyanlığın gerçek kurucusu İsa değil, Anadolulu pagan Tianalı Apollonius'tur. Asırladır kilise yüzmilyonlara sen benim tanrımı istiyorsan benim dediklerimi yapacaksın dedi. Artık gerçekler ortaya çıkıyor ve Vatikan tasfiye sürecine girdi.''
‘'İSA MESİH'İN HAYATI APOLLONİUS'TAN KOPYA EDİLDİ''
Kilisenin sunduğu şekliyle İsa Mesih'in hayatı tamamen bir kurgudan ibarettir. İsa'yla aynı zaman diliminde – sıfırla doksan yılları arasında – bugün Kemerhisar dediğimiz, o zamanlar Tiana diye bilinen yerde yaşamış olan Apollonius isimli bir şifacı var. Çok varlıklı bir ailenin çocuğu ve ‘ Apollo'nun oğlu' olarak tanınan pagan Apollonius 16 yaşına geldiğinde o dönemde eğitim merkezi sayılan Tarsus'a gitmiş ve buradaki Pisagorcu / Apollo'ya bağlı kişilerle tanışmış ve gizli bir teşkilatta öğrenci olmuştur. Aynı dönemde, Aziz Paul da yerlisi olduğu Tarsus'ta eğitim görüyordu. Biri Roma İmparatorluğunun asli dinsel sistematiği olan Paganizm'e göre, diğeri de Yahudi Farisi mezhebinin öğretilerine göre eğitilmişlerdi. Apollonius ile Paul'un Tarsus'ta tanışmış olmaları muhtemeldir.
Eğitiminin ardından Apollonius uzun yolculuklar yaptı. Her gittiği yerde, ahlakı düzeltmek ve Pisagor'un dogmalarını yaymak için çalıştı. Bazı yerlerde sihirbaz ve şarlatan olarak suçlanan Apollonius, gerçekte bir şifacıydı ve mucizeleri vardı. Adına bir tapınak yapılan ve bir çok tapınakta da resmi bulunan Apollonius Ephesos da (Efes) öldüğünde kendisine bir tanrı gibi tapılıyordu. Hıristiyan geleneğindeki meşhur Lezarus'un diriltilmesi olayı mesela. İşte bu olayı Apollonius Efes'te yapıyor, genç bir kızı diriltiyor. İfadesi gayet net: ‘‘Ben şifacıyım, tabiatta böyle olaylar var, hasta kızı bitkilerle canlandırdım. İkinci kez dirilt derseniz, yapamam.''
Araplar arasında Balyanus Usta adıyla bilinen Apollonius'un muziceleri Roma İmparatorluk kayıtlarında geçiyor. 217-220 yılları arasında Doğu Roma İmparatoru Domitian'ın bilge eşi İmparatoriçe Julia Donna'nın imparatorluk arşivindeki belgeleri vererek Flavius Philostratus adlı ünlü bir yazara hazırlattığı kitapta Apollonius'un ‘‘İnsan suretindeki tanrı olduğundan söz ediliyor.'' Roma İmparatorluğu diyor ki ‘‘İsa diye birisinin kaydı yok!'' Apollonius'un var.
‘‘TARİHİN EN GİZLİ YALANI''
Daha sonra Kilise Babaları, Hıristiyanlığı İmparator Konstantin'e kabul ettirmek için bu hikayeyi, Apollonius'un hayatını alıp İncil'de İsa'ya atfediyorlar. Konstantin zaten hiçbir zaman Hıristiyan olmuyor. ‘‘Ben yeni bir devlet kurdum; Yeni Roma. Yeni de bir din kuracağım'' diyor ve 325'te İznik'te birinci Ekümenik Konsili topluyor. Kendisi de konsilin başına geçiyor. Bizim İsa Mesih Tanrı'nın oğludur diyorlar Konstantin'e. Konsilin pagan başkanı bunda bir sakınca görmüyor; ‘‘Ee ne var bunda, ben de güneşin oğluyum.''
Konsilde alınan gizli bir kararla Apollonius'un yaşamı intihal yoluyla İsa Mesih'e atfediliyor ve Anadolu Ermiş Kilise tarafından adı ve eserleri ortadan kaldırılarak tarihten siliniyor. O güne dek yazılmış olan 2500'e yakın İncil'in de sayısını dörde indiriyorlar. Böylece Hıristiyan öğretisiyle dönemin pagan motifleri birleşiyor ve ortaya pagan Hıristiyanlığı gibi bir olay çıkıyor.
Gerçekte vaftiz bile olmamıştır Konstantin. Ölmek üzere iken başında bekleyen 150 kadar kişi var, bir papaz bir bardak suyu üzerine döküyor, vaftiz oldu diyorlar. Ama tabi hemen Konstantin aziz ilan ediliyor hatta 13. Havari yapılıyor. Ruhbaniyet de kendi istediği Hıristiyanlığın yayılmasını istiyor çünkü.
Tabii daha 1.yy'dan itibaren İsa'nın tanrının oğlu filan olmadığını söyleyen Ariusçular var. Diyorlar ki insanı tanrı yapmanız paganca bir olay. İnsanın tanrılaştırılma fikri zaten İsa doğmadan 1000 yıl önceden beri var. Mesala Mısır döneminde 2. Ramses daha hayattayken tanrı ilan edilmişti.
Bu intihalin tartışmaları yüzyıllar boyunca büyüyor. Önce Tapınak Şovalyeleri, ardından Gül ve Hac Kardeşliği teşkilatı, Sion teşkilatı ve sonra Masonlar sırrı günümüze taşıyorlar. Bu gruplar Kilise İncil'ine değil kendi gnostik İncillerine inanıyorlar. Kilisenin tarif ettiği İsa'ya inanmıyorlar çünkü. Apollonius'un hayatı 1501'de yayımlanıyor, kilise bunu hemen yasaklatıyor. Hollanda da yüzyıl sonra Gül ve Hac Kardeşliği teşkilatı kitap çıkarıyor, o da engelleniyor. 16.yy'da başlayan reform hareketi sırasında Apollonius'un yaşamı ve eserleri özellikle Arap bilim adamları tarafından yeniden Batı dünyasına tanıtılıyor ve ismi yeniden gündeme geliyor.
‘‘Önce Tapınak Şovalyeleri, ardından Gül ve Hac Kardeşliği teşkilatı, Sion Teşkilatı ve sonra Masonlar bu sırrı günümüze taşıyorlar. Apolllonius'un hayatı 1501'de yayımlanıyor, Kilise bunu hemen yasaklatıyor. 1954'te ABD'de Alice Weston bu olayı güncelleştirerek tartışmayı alevlendiriyor.''
‘‘Tartışılmaz gerçeklik olarak kabul edilen İncil metinlerinin aslında tamamen ilk dönem Kilise babaları tarafından uydurulmuş yalanlar oldukları, önce akademik çevrelerde son yıllarda da kamu oyunda tartışılmaya başlandı. Hıristiyanlıkta İsa Mesih denilen kişi ancak Müslümanlara göre peygamber olan Kuran'da anlatılan kişi olabilir. Yoksa tanrının oğlu yapılmış olan kişinin hiçbir gerçeklikle ilgisi yok.''
‘‘Sır'' mı? Son yıllarda tüm dünyada belki de en çok tartışılan konu olan Hz.İsa'nın yaşamı, ‘‘Sır'' kelimesinin gündelik lisanımızdaki kullanımını misliyle artırdı.
Da Vinci Şifresi ile kitlelerin gündemine giren Hıristiyan dünyasının sırları, hemen herkesin dilinde. Hz. İsa'nın soyunun devam ettiği, ruhbanların Katolik Kilisesi'nin eliyle Hıristiyanlığı bir devlet dini haline getirdiği ve bu sırrı bilen gizli cemiyetlerle yüzyıllardır arasında savaş olduğu yazılıp söyleniyor uzundur. Aytunç Altındal yeni kitabı ‘Yoksul Tanrı/Tianalı Apollonius'la tartışmaları bir sonraki basamağa taşıyor şimdi: ‘‘Bundan sonra Da Vinci Şifresi değil Apollonius var.''
Henüz 1970'lerde Yüzüklerin Efendisi'nin dünya çapında tutulacağına, Zen Budizm'in yaygınlaşacağını, Leonard Cohen'in dünya çapında ünlü olacağını öğrenen Altındal ‘‘hikmetfuruşluk değil bazı gizli örgütlerin ve hesaplamaların sonucu. Bunları bilmeden siyaset de yapılamaz.'' Diyor ve ekliyor: ‘‘İsa Mesih diye birisi hiçbir zaman var olmadı. Hıristiyanlığın gerçek kurucusu İsa değil, Anadolulu pagan Tianalı Apollonius'tur. Asırladır kilise yüzmilyonlara sen benim tanrımı istiyorsan benim dediklerimi yapacaksın dedi. Artık gerçekler ortaya çıkıyor ve Vatikan tasfiye sürecine girdi.''
‘'İSA MESİH'İN HAYATI APOLLONİUS'TAN KOPYA EDİLDİ''
Kilisenin sunduğu şekliyle İsa Mesih'in hayatı tamamen bir kurgudan ibarettir. İsa'yla aynı zaman diliminde – sıfırla doksan yılları arasında – bugün Kemerhisar dediğimiz, o zamanlar Tiana diye bilinen yerde yaşamış olan Apollonius isimli bir şifacı var. Çok varlıklı bir ailenin çocuğu ve ‘ Apollo'nun oğlu' olarak tanınan pagan Apollonius 16 yaşına geldiğinde o dönemde eğitim merkezi sayılan Tarsus'a gitmiş ve buradaki Pisagorcu / Apollo'ya bağlı kişilerle tanışmış ve gizli bir teşkilatta öğrenci olmuştur. Aynı dönemde, Aziz Paul da yerlisi olduğu Tarsus'ta eğitim görüyordu. Biri Roma İmparatorluğunun asli dinsel sistematiği olan Paganizm'e göre, diğeri de Yahudi Farisi mezhebinin öğretilerine göre eğitilmişlerdi. Apollonius ile Paul'un Tarsus'ta tanışmış olmaları muhtemeldir.
Eğitiminin ardından Apollonius uzun yolculuklar yaptı. Her gittiği yerde, ahlakı düzeltmek ve Pisagor'un dogmalarını yaymak için çalıştı. Bazı yerlerde sihirbaz ve şarlatan olarak suçlanan Apollonius, gerçekte bir şifacıydı ve mucizeleri vardı. Adına bir tapınak yapılan ve bir çok tapınakta da resmi bulunan Apollonius Ephesos da (Efes) öldüğünde kendisine bir tanrı gibi tapılıyordu. Hıristiyan geleneğindeki meşhur Lezarus'un diriltilmesi olayı mesela. İşte bu olayı Apollonius Efes'te yapıyor, genç bir kızı diriltiyor. İfadesi gayet net: ‘‘Ben şifacıyım, tabiatta böyle olaylar var, hasta kızı bitkilerle canlandırdım. İkinci kez dirilt derseniz, yapamam.''
Araplar arasında Balyanus Usta adıyla bilinen Apollonius'un muziceleri Roma İmparatorluk kayıtlarında geçiyor. 217-220 yılları arasında Doğu Roma İmparatoru Domitian'ın bilge eşi İmparatoriçe Julia Donna'nın imparatorluk arşivindeki belgeleri vererek Flavius Philostratus adlı ünlü bir yazara hazırlattığı kitapta Apollonius'un ‘‘İnsan suretindeki tanrı olduğundan söz ediliyor.'' Roma İmparatorluğu diyor ki ‘‘İsa diye birisinin kaydı yok!'' Apollonius'un var.
‘‘TARİHİN EN GİZLİ YALANI''
Daha sonra Kilise Babaları, Hıristiyanlığı İmparator Konstantin'e kabul ettirmek için bu hikayeyi, Apollonius'un hayatını alıp İncil'de İsa'ya atfediyorlar. Konstantin zaten hiçbir zaman Hıristiyan olmuyor. ‘‘Ben yeni bir devlet kurdum; Yeni Roma. Yeni de bir din kuracağım'' diyor ve 325'te İznik'te birinci Ekümenik Konsili topluyor. Kendisi de konsilin başına geçiyor. Bizim İsa Mesih Tanrı'nın oğludur diyorlar Konstantin'e. Konsilin pagan başkanı bunda bir sakınca görmüyor; ‘‘Ee ne var bunda, ben de güneşin oğluyum.''
Konsilde alınan gizli bir kararla Apollonius'un yaşamı intihal yoluyla İsa Mesih'e atfediliyor ve Anadolu Ermiş Kilise tarafından adı ve eserleri ortadan kaldırılarak tarihten siliniyor. O güne dek yazılmış olan 2500'e yakın İncil'in de sayısını dörde indiriyorlar. Böylece Hıristiyan öğretisiyle dönemin pagan motifleri birleşiyor ve ortaya pagan Hıristiyanlığı gibi bir olay çıkıyor.
Gerçekte vaftiz bile olmamıştır Konstantin. Ölmek üzere iken başında bekleyen 150 kadar kişi var, bir papaz bir bardak suyu üzerine döküyor, vaftiz oldu diyorlar. Ama tabi hemen Konstantin aziz ilan ediliyor hatta 13. Havari yapılıyor. Ruhbaniyet de kendi istediği Hıristiyanlığın yayılmasını istiyor çünkü.
Tabii daha 1.yy'dan itibaren İsa'nın tanrının oğlu filan olmadığını söyleyen Ariusçular var. Diyorlar ki insanı tanrı yapmanız paganca bir olay. İnsanın tanrılaştırılma fikri zaten İsa doğmadan 1000 yıl önceden beri var. Mesala Mısır döneminde 2. Ramses daha hayattayken tanrı ilan edilmişti.
Bu intihalin tartışmaları yüzyıllar boyunca büyüyor. Önce Tapınak Şovalyeleri, ardından Gül ve Hac Kardeşliği teşkilatı, Sion teşkilatı ve sonra Masonlar sırrı günümüze taşıyorlar. Bu gruplar Kilise İncil'ine değil kendi gnostik İncillerine inanıyorlar. Kilisenin tarif ettiği İsa'ya inanmıyorlar çünkü. Apollonius'un hayatı 1501'de yayımlanıyor, kilise bunu hemen yasaklatıyor. Hollanda da yüzyıl sonra Gül ve Hac Kardeşliği teşkilatı kitap çıkarıyor, o da engelleniyor. 16.yy'da başlayan reform hareketi sırasında Apollonius'un yaşamı ve eserleri özellikle Arap bilim adamları tarafından yeniden Batı dünyasına tanıtılıyor ve ismi yeniden gündeme geliyor.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz